Doğal Bir İstek Olarak Başlayıp Tükenmişlikle Sonlanan Yeni Nesil Bağımlılık: Kişisel Gelişim
- Uzem Kariyer
- 9 Ara 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Ara 2021
Kişisel gelişim, kitap türü olarak da; yaşam tarzı olarak da niteliği oldukça sorgulanan bir kavram. Fakat bu kavram o kadar geniş bir yelpazeye sahip ki; içinde Antik Yunan filozoflarının düşünceleri, bilimsel yöntemlerle olimpik sporcuların zihninin incelenmesi ve spiritüel inanışlar da kendine yer bulabiliyor.
İçinde bir şeylerin eklenip çıkarılması çok kolay olan bir kavramın, savunmasız olması ve içinin boşaltılması sürpriz değil.
Kişisel gelişimin niteliğinin incelenmesi başka yazının konusu. Şimdilik biraz daha temele inelim.

Öncelikle, bireyin ilerleme ve kendini gerçekleştirme isteği doğrultusunda hareket etmesinin oldukça doğal olduğunu kabul etmeliyiz. Sorgulanacak kısım bu istek değil, bu süreçte kullandığı yöntemlerdir.
Bu nedenle yazıda geçen kişisel gelişim kavramını yalnızca umut tacirliği yapan kitaplardan değil, sizi entelektüel olarak geliştiren kaynakları da göz önünde bulundurarak değerlendirmenizi öneririm.
İlk olarak 4 temel adımda kişisel gelişimin hayatta yer aldığı alanlarını kategorize edelim:

Sağlık: Kilo kontrolü, güçlü ve dayanıklı bir vücuda sahip olmak, kardiyovasküler egzersizler.
Öz bakım ve zihin sağlığı: Vücudun ihtiyaçlarını karşılamak, farkındalık, stres ve kaygı kontrolü, meditasyon.
İlişkiler: Dengeli sosyal ilişkiler, ayrılıklarla başa çıkma, iletişim
Eğitim/Kariyer: Kariyer seçimi, doğru yerde çalışma, kariyer gelişimi
Bu kategorilerdeki gelişimi hayata geçirmek için neler yapmamız gerektiği hakkında sürekli olarak telkinlere maruz kalıyoruz.
Bu gelişim süreci doğal ve iyi niyetli bir şekilde başlasa da, bir yerden sonra gelişim konusunda bir bağımlılığın oluşmasına da neden olabiliyor.
“Kişisel gelişim bağımlılığı, belli bir süre sonra kişinin yoksunluk sendromu yaşamasına ve hayatı tamamen pragmatik çizgide yorumlamasına kadar gidebiliyor.”
Şimdi bu problemlerin hayatımızı nasıl etkilediğine ve hangi aşamada bağımlılık olarak değerlendirilebileceğine yakından bakalım:
1) Harcanan Zaman

En kolay ölçülen şey aynı zamanda en değerli kaynağımız. Kişisel gelişim için harcadığınız zamanın belirli olması dengeli hareket etmenizi sağlar.
Boş zamanlarınızın neredeyse tamamını kişisel gelişimle harcamak ve bunu bir zorunluluk haline getirmek tükenmişlik (burnout) sendromuna “Ben geliyorum!” demektir.
Bu süreç içerisinde yaşanan ortak ve yaygın sorunlardan biri de, sosyal aktiviteleri ve dinlenilen süreyi (özellikle uykudan kısmak) gelişimin önünde bir engel olarak görmektir. Masum gibi görünen bu detay, bakış açınızı oldukça daraltabilir ve yavaş yavaş tükenmenize neden olabilir.
Öneri: Gelişim, her zaman siz üstüne gittikçe yaşanan bir şey değildir. Özellikle örtük olarak gerçekleşen gelişim de mevcuttur. Bu yüzden harcadığınız zamanı keyifli değerlendirirken de gelişebileceğiniz ihtimalini göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
2) Dürtüsel Karar Verme Sıklığı

Bu sahneye birçoğumuz denk gelmişizdir. İleride bakarım diye alıp, bir türlü bakılmayan eğitimler. Bir koli dolusu alınıp, 1 hafta sonra yüzüne bakılmayan kitaplar…
Eğer böyle bir durumu sıklıkla yaşamaya başlıyorsanız, aslında gelişim odaklı değil; gelişimi sağlayabilecek yöntemlerin verdiği heyecana odaklanan bir zihin yapısına sahipsiniz demektir. Tabii ki sunulan sınırsız seçenekler de bu durumun yaşanmasına önayak olmuyor değil. Eğer kendinizi; sonunu getiremeden eğitimden eğitime, kitaptan kitaba kontrolsüzce atlarken buluyorsanız, durumu yeniden değerlendirmeniz gerekiyor.
Öneri: Eğitime erişmenin, gelişimin sonu olmadığını; esas noktanın eğitime sahip olmaktan ziyade öğrenmek olduğunu kendimize hatırlatmalıyız. Evet seçenekler sınırsız, fakat bu seçeneklerden birini bile doğru değerlendiremiyorsanız, hiçbir seçeneğin önemi yoktur.
“Eğitim materyaline değil, bilgiye sahip olmaya çalışın. Kitaplığınızın ya da online eğitimlerinizin ne kadar geniş olduğunun önemi yok. Nitelik, niceliğin önündedir.”
3) Tatminsizlik

Eğer sürekli olarak geliştirilmesi gereken yönlerinize odaklanıyorsanız ve hızlı ilerleme kaygısı yaşıyorsanız, tatminsizlik de beraberinde gelir. Bu durum ne kadar ilerlerseniz ilerleyin “bu benim için asla yeterli değil” psikolojisini üstünden atmanıza yardımcı olmayacaktır.
Uzun vadede büyük bir umutsuzluk yaratabilen bu zihin yapısı, sahip olduğunuz kapasiteye ket vurur ve kendinizi kabul etme konusunda büyük engeller yaratır.
Öneri: Geliştiğiniz konularda kaydettiğiniz aşamaya bakmak, daha küçük adımlarla yürümenizi sağlayacaktır. Kısa süredeki büyük değişimler yerine, stabil ama sürekli ilerleyen adımlara sahip olmak sağlıklı bir zihin yapısı oluşmasına yardımcı olur. Bu sayede olumsuz bir bakış açısı yerine daha bütüncül bir bakış açısına sahip olursunuz.
“Güçlü insanların her zaman güçlü zayıflıkları da olur. Zirvelerin olduğu yerde vadiler de vardır.” -Peter Drucker
4) Yetersizlik Hissi

Yetersizlik, önceki maddeyle neredeyse aynı sebeplere ve öneriye sahip. Fakat yetersizlik hissi sosyal ve kişisel anlamda daha zorlayıcı sorunlara yol açabileceği için bu hisse de ayrı bir parantez açma gereği duydum.
Tatminsizlik, bir başarımın ardından kendini mutlu hissetmemek ve daha fazlasını istemek iken; yetersizlik hissi tatminsizliğe göre “felç edici” bir histir.
Yetersizliği körükleyen en büyük kaynak ise, gelişmek için çabalarken zihne sürekli olarak “gelişmen lazım, yeterli değilsin, bunu aşınca yeterli olacaksın” şeklinde kodlanan mesajdır.
Özgüvene anında zarar veren yetersizlik hissi, kişilerarası iletişimde de büyük sorunlara yol açabiliyor. Zihne işlenen bu soru işaretleri, adım atmanıza da, fikirlerinizi hayata geçirme konusunda da felç edici etkiye sahip.
Öneri: Eğer yetersizlik hissine yatkın bir yapınız varsa, önceki maddedeki gibi gelişimi takip etmek çok daha önemli bir konumda bulunuyor.
Sizin için doğru cümle “Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir” değil; “Öğrenmeye devam ediyorum” olabilir. Sahip olduğunuz bilginin ve öğrenmenin tadını çıkarın.
Comments